Revzen ne demek Osmanlıca?
Geleneksel diyebileceğimiz mimari yapıların alt sırasının pencerelerinin üstünde ikinci sıradaki süslü pencere; Farsçada baş pencere veya pencere anlamına gelen “rovzen” sözcüğü, Osmanlılar arasında “revzen” veya “revzen-i menkuş (işlemeli pencere)” haline dönüşmüştür.
Revgan ne demek Osmanlıca?
revgan-ı hû; : susam yağı. revgan-ı sade: gerçek yağ.
Revna ne demek Osmanlıca?
Güneş ışığında parıldayan su damlası / Çarpıcı güzellikte.
Vire ne demek Osmanlıca?
i. (Slav dillerinden) kale vb. Müstahkem bir yerin düşmana teslim olması: Kâfir askerlerin sıkıntıya düşüp Vira (Naîmâ) sancağını çekmeleri.
Osmanlıca çingene ne demek?
Osmanlıca metinlerde Çingene kelimesiyle birlikte Kıbti (kadın kibtiyyesi), Çin-gane, Cingene kelimeleri de kullanılmaktadır.
Revzan ne demek?
Vitray, hem renkli camların bir araya getirilmesiyle oluşturulan yapıyı hem de imalat sanatını ifade etmek için kullanılır. Camilerde Revzen veya Elvan pencereleri olarak bilinir.
Gülbang ne demek Osmanlıca?
Gulbank, Gulbenk, Gulvang, Gulbang veya Gulweng, Farsçada gül + ses anlamına gelen bang kelimesinden türetilen “gül sesi” anlamına gelir.
Rehzen ne demek Osmanlıca?
Yol kesici, haydut, serseri.
Rehvar ne demek Osmanlıca?
1. Titremeden yürüyen dağ: Dilden dîne giden yol kalmadı / Nâbî rahmetinde nefsin rehberini yorduk.
Rehin ne demek Osmanlıca?
Arapça rhn kökünden gelen bir kelimedir, rahn رهن, “borç karşılığında bir şeyi garanti etmek” anlamına gelir.
Rüesa ne demek Osmanlıca?
Kubbealtı Sözlüğü (ﺭﯘﺳﺎﺀ) i. (Ar. re’īs, ru’esā”nin çoğul hali) reisler, başkanlar: Kırım Savaşı sırasında ordularımız iyi örgütlenmişti ve liderlerimiz askeri eğitimden geçmişlerdi (Nâmık Kemal).
Nevra ne anlama gelir?
Arapça kökenli Nevra isminin sözlük anlamı kolaydır. Kaside ve gazel gibi şiirlerde sıkça karşılaştığımız Nevra kelimesi, aynı zamanda göz alıcı, güzel bir kadını ifade etmek için de kullanılır. Münir, Ziya, Nur, Şule, Enver ve Zehra isimleri Nevra’nın eş anlamlılarıdır.
Vafire ne demek Osmanlıca?
(ﻭﻓﻴﺮ) sıf. (Ar. vefiret, vefir, “bol olmak” kelimesinden) Çok, bol, vâfir: “Nakd-i vefir.” Sözü tamamladı ve tekrar etkili oldu / Bû Hüreyre’nin doğum tarihi vefîr’di (Sâlim Tezkire). Vefîre (ﻭﻓﻴﺮﻩ) sıf. Cümlelerde aynı anlamı taşıyan vefir kelimesinin belirsiz biçimi: “Emvâl-i vefîre.” “Sinîn-i vefîre: Uzun yıllar, uzun yıllar.”
Evtar ne demek Osmanlıca?
(ﺍﻭﺗﺎﺭ) i. (Ar. ve “kiriş”in çoğulu evtār’dır) teller, kirişler: Nedir, iş-âbâd-ı bülend ol kasr-ı âlî kim / Kader bezmine olsaydı çeng olurdu, o evtâr ( Nef’î). Bazen de evtâr-ı şi’r nâhûn-ı kazayı bozar (Tevfik Fikret).
Veyl ne demek Osmanlıca?
Elmalılı bu kelimeyi genellikle tercüme etmeden woe olarak adlandırdığından, torment anlamı anlaşılmaktadır. Bazı çalışmalarda veyl kelimesi en uygun Türkçe karşılığı olarak “yazıklar olsun sana” olarak çevrilmiştir. ve “Yazıklar olsun sana!” Kelimenin anlamının “bunu şu şekilde tercüme etmek uygundur” olarak daraltılmasına karar verilmiştir.
Rehzen ne demek Osmanlıca?
Yol kesici, haydut, serseri.
Rüesa ne demek Osmanlıca?
Kubbealtı Sözlüğü (ﺭﯘﺳﺎﺀ) i. (Ar. re’īs, ru’esā”nin çoğul hali) reisler, başkanlar: Kırım Savaşı sırasında ordularımız iyi örgütlenmişti ve liderlerimiz askeri eğitimden geçmişlerdi (Nâmık Kemal).
Rehgüzar ne demek Osmanlıca?
Geçit, sokak, geçit.
Mevrid ne demek Osmanlıca?
(ﻣﻮﺭﺩ) i. (Ar.vurud, “bir yere gelmek, hazır olmak” köklerinden) Bir kimsenin veya bir şeyin ulaştığı yer, varılması gereken yer, ulaşılabilecek yol: Leb değil, Çeşme-i Can Mevrid -i i’câz (Neşâtî).